Sadece İbiza’ya, Mikonos‘a, Dubai’ye giden süper zenginlerin artık Bodrum’a da geldiğine dikkat çeken Atilla Serttaş, bu fırsatı kaçırmamak için çok hızlı bir değişime ihtiyaç olduğunu açıkladı.
Bodrum Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyesi Atilla Serttaş, sosyal hayatın canlı ve gözde olmasının inşaat ve gayrimenkul sektörünü Bodrum’da başka bir yere taşıdığını söyledi. Bodrum’da yaşamanın insanlara bir statü de kazandırdığına dikkat çeken Serttaş, “İstanbul, Ankara başta olmak üzere birçok yerin zengin iş insanları Bodrum’a geliyor ve burada statü sahibi oluyor. Yat kulübün, restoranların, kafelerin, barların, beachlerin var ve sosyal hayat çok çanlı. Onun için herkes buraya gelmeye başladı. Herkes artık Bodrum’da bir ev sahibi olmak istiyor. Pandemi ile birlikte gelişen enteresan bir talep de oluştu. Bu yüksek talep de fiyatları katladı. 1 milyon Euro’luk yer oldu 2-2.5 milyon Euro. Bugün 2 milyona aldığın ev hemen bir ay sonra 500 bin Euro değer kazanıyor” dedi.
CEVAT ŞAKİR’DEN SONRA
Mavi yolculuğu başlatarak buradaki insanların kaderini değiştiren Cevat Şakir’den sonra Borum’un belki tarihinde ikinci büyük bir şansı yakaladığını ileri süren Serttaş, “Son yıllarda biliyorsunuz ekonomik olarak çok aşağılara gittik. Altyapı sorunlarımız bir türlü çözülemiyor. Şimdi son dönemde bizim bir Yalıkavak hikayemiz var. Orada yapılan marina, o marinaya yapılan yatırım, o lüks, üst segment insanların alışveriş yapacağı mağazaların, restoranların açılması bir anda Bodrum’a yeniden bir şans getirdi. Varlıklı değil gerçekten zengin insanlar Bodrum’a gelmeye başladı. Bu zenginlerde enteresan bir harcama anlayışı var. Çünkü zenginler için piramit yukarı doğru çıkar ve arkadaşları azalır. Ve bu sefer sadece lüks harcamalarınızla kendinizi tatmin ediyorsunuz” diye konuştu.
Bu insanların Bodrum’un en büyük şansı olduğunu vurgulayan Serttaş, şunları söyledi: “Bu insanlar sadece İbiza’ya, Mikonos‘a, Dubai’ye gidiyordu, şu anda bir de Yalıkavak’a geliyor. Dubai inanılmaz bir ivme kazandı lüks turizmde. Ama çok sıcak ve kapalı bir yer olduğu için avantaj bizde. Yalıkavak‘ta dünyanın en büyük şansını yakaladık. Adam 50 metrelik yatıyla geliyor, ona yemek yedirebileceğin işletmeler var marinada. Adam geldi mi 50 bin, 100 bin TL hesap ödüyor. Restoranlarımız, denizimiz, havamız, doğamız, tarihimiz, kültürümüz çok güzel ama yine hata yapmaya başladık. Siz bu zengin adamı getirdiğinizde Yalıkavak‘ta helikopter pistiniz olacak. Bu adamı sen havaalanından o kalabalıkta çıkartıp, bu trafikte çukurlara girerek Yalıkavak’a getirmeye çalışırsan olmaz. Zamanı kıymetli zenginlerin. O çünkü dakikasında 1000 dolar harcıyor. O adamı hemen sahaya sokup para harcatmamız lazım.”
ALTYAPI SORUNLARI BİTMELİ
Bodrum’daki altyapı yetersizliğine dikkat çeken Atilla Serttaş, “Son üç yıldır Bodrum’da arabalarımızın hepsine toz yapışıyor, yağmur yağdı mı çamur oluyor, ‘çamur yağdı’ diyorlar. Şehrin her tarafı toz. Toz soluyoruz artık. Artık bu tozun toprağın bu şehirde bitmesi lazım. Bu çukurların bitmesi lazım, yoksa o zenginleri kaçırırız ve bir daha da ömrümüzün sonuna kadar bulamayız. Nasıl eskiden İngilizler, İrlandalılar yıkıyordu burayı, İngilizlerin köyü gibiydi Bodrum. O turistlerin hiçbiri kalmadı artık. Yalıkavak’ta büyük bir şans yakaladık ama çok acil toparlanmamız lazım. Palmarina’nın girişinde biz kanalizasyon korkutuyorsak, olmaz! Bunu acil tedavi edeceğiz. Bunları düzeltmemiz lazım. Bunun için de en fazla 1 ya da 1.5 yıl zamanımız var. Yaptık yaptık, yapamadık adam başka yere kaçar gider. Bir daha da bulamayız” ifadesini kullandı.
ESKİ ÇARŞILAR CANLANMALI
Atilla Serttaş, acil olarak yapılması gereklerle ilgili olarak da şunları söyledi: “Yolları düzelteceğiz, temizlik yapacağız, etrafta güzel dükkanlar açacağız, Yalıkavak’ın ‘Old Town’ında da düşünsenize etnik şeyler yaptık, güzel havlular satıyoruz, patiskalar satıyoruz, Bodrum desenli ketenler satıyoruz, sandaletler satıyoruz, takılar yapmışız satıyoruz, güzel birkaç tane kuyumcumuz olsa, güzel birkaç tane halıcımız olsa, bunları bir yapsak, her şey çok güzel olacak. Şimdi buradaki arkadaşlarımız esnaf, adam kendi üretmiyor ki, ‘imitasyoncu’ diye dışlıyoruz ama adam ne yapsın, müşteri bunu istiyor. Adamın da dükkanı var, ne yapsın satmasın da çantayı veya istenen ürünleri. Adama biz onu alacak müşteriyi getirsek, yanındaki keten satan esnaf da der ki ‘ben bu kadar mal aldım, sahte mala bu kadar para verdim, diğeri ketenle dünya kadar para kazanıyor’ der. O da bırakır. ‘Bu kadar sermaye taşıyacağıma, bu kadar uğraşacağıma ben de keten satayım’ der. Mesela güzel dondurmacılar açsak… Yalıkavak Çarşısı’nı bir yapsak, modern çarşı Palmarina’dan yürüyerek gel ‘Old Town‘a; köfteni ye, balığını ye, limanın içinde eğlen, dükkanlarda gez… Sadece peyzajla ve toplumu bilinçlendirerek çok şey yapabiliriz.”
İYİLİK VE GÜZELLİK BULAŞICIDIR
Yalıkavak’ta eğlence sektöründe yeni bir işletme açtıklarını hatırlatan Serttaş, “Herkes dedi ki ‘abi sen gelince çıta değişmeye başladı’. Çünkü iyilik ve güzellik bulaşıcıdır. Çirkinlik ve kötülük nasıl bulaşıcıysa öbürü de bulaşıcı. İyi düşünenleri çoğaltacağız, işini iyi yapanları çoğaltacağız. O zaman şehrimizi kurtarırız tabii ki. Zenginlerin gelmesi ile büyük bir fırsat yakaladık. Dubai bu işe inanılmaz para harcadı. Dünyanın en büyük ‘en büyük şöhretlerini getirdiler, onlara evler hediye ettiler, Hollywood yıldızlarını ağırladılar, hepsini haber yaptılar, milyarlarca dolar harcadılar. Bizde her şey var. Biz olanı batırıyoruz. Tabii ki insanlar gelecek buraya, talep edecek, villalar yapılacak, evler yapılacak, müteahhit arkadaşlarımız da kazanacak. Ama inşaat yasağımız ne zaman başlıyorsa, bu arkadaşlarımızın da bu yolları yapması lazım. Çünkü onlar bozuyor. Benim motosikletim ya da arabam değil onların tonajlı arabaları bütün yolları kullanılamaz hale getiriyor. Bir de burası yağmurlu bir bölge. Döktüğümüz asfalt ve altyapı sistemimiz yanlış olduğu için de yağmur altı ay sonra asfaltı söküyor götürüyor” dedi.
VARLIKLI İLE ZENGİN ARASINDAKİ FARK
Atilla Serttaş, varlıklı ile zengin insan arasındaki farkı, yaşanmış bir olayla şöyle anlattı: “Biz eskiden, beş yıldızlı oteli, ya da 10 tane apartmanı, 20 tane evi, dükkanları olan insanları zengin zannederdik. Taaa ki Yalıkavak‘ta iş yapmaya başlayıp, gerçek zenginleri tanıyana kadar. Ayda 50 milyon Euro ya da yılda 1 milyar Euro kazanıyorsan zenginlik o. Öbürü varlıklı olmak. Bakın geceliği yaklaşık 200 bin dolar olan bir otelin yöneticisi arkadaşımın başına şöyle bir olay gelmiş. Misafirlerinin özel hizmetlileri var. Sabah, öğlen, akşam ne yiyeceğini soruyorlar ve ona göre hazırlık yapıyorlar. Çok ciddi bir ücretle konaklayan bir hanımefendi akşam yemeğinde beyaz bezelye istemiş. Türkiye’de ve etrafındaki bütün ülkelerde aramışlar fakat bulamamışlar. En sonunda gidip bulamadıklarını ve başka bir şey isteyip istemediğini sormuşlar. Normal bir insan başka ‘hadi bu yemek olsun o zaman’ diyebilir. Ama bu gerçekten zengin olan kadın çok sinirlenmiş ve özel uçağını gönderip Belçika’dan beyaz bezelyesini getirtmiş ve akşam afiyetle yemiş. İşte zenginlik bu. O yüzden varlıklı insanla zengin insanı karıştırmamak lazım. Şimdi bu insanlar Bodrum’a geliyor. Ayağımıza kadar gelen bu fırsatı kaçırmamamız lazım.”