Salı , Kasım 26 2024

Kıyı Komisyonu Raporu Yayınlandı

Bodrum Kent Konseyi Kıyı Komisyonu hazırlamış olduğu raporu kamuoyu ile paylaştı.

İşte o açıklama :

YAĞMA, TALAN, İŞGAL…

BODRUM’UN YASAK KIYILARI…

Hazırlayan ve sunan: Bodrum Kent Konseyi Kıyı Komisyonu

Bodrum’da yıllardır hakim olan rant politikaları ve uygulamaları sonucu kıyılar, deniz, koylar ve birlikte tüm doğa, tarih, kültür değerleri, havası, suyu, toprağı, canlı cansız tüm varlıkları yok ediliyor, talan ediliyor, yağmalanıyor, işgal ediliyor. Bugün burada yitip giden Bodrum mimarisinden, Bodrum mavisinden, mandalina bahçelerinden, çarpık kentleşmeden, ortadan kalkan geri dönüşüm konteynerlerinden veya diğerlerinden bahsetmeyeceğiz. Bugün burada Bodrum’un Yalılarından bahsedeceğiz; Bitez Yalısı’ndan, Müskebi, Gümüşlük, Gündoğan Yalısı’ndan ve artık mahalle olan tüm köylerin yalılarından.

2019 yerel seçimleri öncesinde belediye başkan adaylarını dinledik, sorular sorduk, yanıtlara, verilen sözlere inandık. Seçilen yerel yönetimin toplantılarda belirttikleri görüşleri, yansıttıkları vizyonları ile daha bir umutlandık. Mevcut rant politikalarından, talandan yana taraf olunmayacağına da dilsiz ve tarafsız kalmayacaklarına olan umudumuz da arttı. Artık yerel yönetimin de, talanın, işgalin, doğayı yok edici politikaların karşısında durduğuna, bu uygulamalara karşı yetkisini sonuna kadar kullanacağına, yetkisiz olduğu zamanlarda da tarafını göstereceğine inandık.

Bir diğer umut veren, yeni yerel yönetimin katılımcı yönetim, şeffaflık, eşitlik yönündeki beyan ve kararlılık ifadeleri idi.

Bu umut, inanç ve sinerji ile 24 Mayıs 2019 tarihinde yapılan Bodrum Kent Konseyi seçimleri sonrasında farklı konularda çalışma grupları ve komisyonlar kurduk. Katılımcı demokrasi, yönetişim anlayışı ile belediyeyle birlikte yol almak, her konuda destek olmak için, ancak destek alacağımıza da inanarak çalışmaya başladık.

Bu komisyonlardan biri de Kıyı Komisyonu idi.

Bodrum’un kıyılarında; işletmeler ve şahıslar tarafından kıyı işgallerinin yıllardır artarak sürdüğü ve vatandaşların Anayasal hakkı olan kıyıların kullanılmasında engellerle ve sorunlarla karşılaştıkları ve pek çok kıyı şeridinin Bodrumlular tarafından bu işgaller sebebi ile kullanılamadığı Bodrumluların ve yerel ve merkezi yönetimin zaten bildiği bir gerçektir.

Bugüne kadar kamuoyu tarafından dile getirilen şikayetlere, işgallerin kaldırılmasına dair yapılan başvurulara, kesinleşmiş mahkeme kararlarına rağmen, yerel ve merkezi yönetim tarafından işgalleri önlemeye, kaldırmaya yönelik hiçbir adım atılmamış, kalıcı bir çözüm sağlanmamış, Anayasal hakkın kullanımının sağlanmasına dair hiçbir işlem yapılmamış ve nihayetinde işgaller Bodrum’un tüm kıyılarını kaplamıştır.

Komisyon olarak, 2019 yılının Temmuz, Ağustos, Eylül aylarında 15 kıyı şeridinde güncel hukuksuz durumu yerinde tespit ettik; fotoğrafladık, videolarını çektik ve kıyıların talan, yağma ve işgal altında olduğunu belgeleyen raporu hazırladık.

Özetle raporda; kıyıya ulaşımın, hatta yer yer denizin görülebilmesinin bile imkansız olduğunu ve ancak işletmeler tarafından istenen ücretin ödenmesi halinde kıyı kullanımının mümkün olduğunu tespit ettik.

Raporu 24.12.2019 tarihinde Başkan Ahmet Aras, başkan yardımcıları, belediye ile ilgili personelin de bulunduğu kamuya açık bir toplantıda sunduk. Rapor ve sunumumuzda zaten hepimizin bildiği, ancak yerel ve merkezi yönetim tarafından uzun yıllardır işgalin, talanın kaldırılmasına dair gereğinin yapılmadığı işgalleri de gösterdik, genel yasal çerçeveyi de belirttik.

 

Bu sunumun hemen ertesinde Başkan Ahmet Aras’ın talebi ile Belediye ve Kent Konseyi birlikte Kıyılar Çalışma Grubu oluşturuldu. İşgallere, talana karşı kurulmuş bu komisyon hiç çalışamadı. Amacını, hedeflerini, çalışma sistemini belirleyemedi. Çünkü sadece bir kere bir araya gelebildi.

Anayasa ve yasalarla kıyıların halka açık olduğu, eşitlik ilkesi kapsamında kullanma koruma dengesinin gözetilerek kullanılabileceği güvence altına alındığı halde, görünen o ki Bodrum kıyılarında Anayasa ve yasalar hükümsüz kalmıştır.

Hükümsüz kalan yasa uygulamasına en belirgin örneklerden biri de ecrimisildir. Haksız işgal tazminatı anlamına gelen ve tahliye edilmesi işlemini de kapsayan ecrimisil kıyılarda kiralama sistemi olarak kullanılmaktadır.

 

Kıyılar özel yasa ile korunmaktadır. Anayasa’nın 43. Maddesi kapsamında devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bu maddeyi anlayamayanlar için web sayfasında detaylı açıklama yapmıştır. (  https://csb.gov.tr/sss/kiyida-planlama ):

“ Kıyı, Anayasa’nın 43. Maddesi uyarınca, herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına kullanılması zorunlu olan bir alandır. Bu Anayasal ilke çerçevesinde kıyıların kullanımında kamu yararı, gerek mülkiyet biçimi gerekse yapılanma ile ilgili kısıtlamalarla sağlanmaktadır. Daha farklı bir deyişle, kıyılar devletin hüküm ve tasarrufu altında olan, mülkiyete yani tapuda tescile konu olmayan bir konumdadır. Kıyılardaki yapılanma hakları ise son derece kısıtlıdır.

Kıyı alanları ve bu alanların doğal yapısını değiştiren bir eylem olan dolgu alanlarına dair işlem yapılmadan önce, hatırlanması gereken en önemli ilkeler, koruma, güncel anlatımıyla sürdürülebilir kalkınma ve kamu yararıdır. Anayasa’nın 43. Maddesinde kıyılar ve onların devamı niteliğindeki sahil şeritleri kullanımını öngörürken bu kullanımın koruma ve kamu yararı çerçevesinde sağlanması zorunluluğunu da hükme bağlamaktadır. Özet olarak değinmek gerekirse kıyı ve dolgu alanları, koruma-kullanma dengesi sağlanmak kaydıyla, kamu yararına kullanımı gereken, özel nitelikli alanlardır” . Bu konuda denetleme ve engelleme yetkisinin belediyeler ve/veya valiliklerde olduğu da belirtilmiştir.

Yani anlamayanlara ya da anlamak istemeyenlere daha farklı bir ifade ile anlatmak gerekirse; kıyılar ne 49, ne 99 yıllığına kiraya verilebilir, ne şezlonglarla işgal edilebilir, ne betonla genişletebilir.

23 Temmuz 2019 tarihli AYM kararında, 2019 Ocak ayında çıkan ‘Torba Yasa’ ile Kıyı Yasası’na maddeler ve krokiler eklenmişti. Bazı noktalarda kıyılar doldurulabilecek, kıyıyı değiştirecek boyutta kazı yapılabilecek, kum, çakıl alınabilecekti. Kıyı Yasası’ndaki kıyılar, sahil şeritleri, doldurma ve kurutma yoluyla kazanılan arazilere ilişkin yapı ve yapılaşmaya dair sınırlayıcı hükümler uygulanmayacaktı. Aralarında Ahlat Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın da bulunduğu yapılar için Anayasa Mahkemesi “Kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olmasının, buraların özel mülkiyete konu olamayacağı ve doğasına uygun olarak herkesin ortak kullanımına açık bulunmaları gerektiği anlamına geldiğini vurgulayarak” yasayı iptal etti. “Denizden yararlanmanın ancak kıyının kullanımının herkese açık olması ile sağlanabileceğine” işaret eden AYM, “herkesin serbestçe yararlanmasına açık olan kıyıların aynı zamanda kamu malı olduğunu” belirtti.

Buradan hareketle İmar Barışı adı altında 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış kıyı yapıları ve iskelelere imar affı getirilmesi, verilen yapı kayıt belgeleri de kesinlikle Anayasa ve Kıyı Yasa’sına aykırıdır. Ancak; bu konuda ne baroların, ne muhalefet partilerinin ne de kıyı belediyelerinin yargıya başvurusunu henüz duymadık.

İşgal, talan, yağma ile ranta kurban edilen kıyılarla ilgili şimdiye kadar tüm sözlerimizde, mücadelemizde, itirazımızda karşımıza konan sürdürülebilir turizm ve gelirleri gerekçesi ise koca bir yalandır, aldatmacadır.

 

Dünya’nın önde gelen turizm destinasyonlarından Tayland, ABD’nin turizm merkezleri olan Hawaii adaları, Florida, Kaliforniya ve Virgin Adaları, İspanya, Meksika, Barbados hiçbir şekilde otellerin ve mülk sahiplerinin kumsalları mülkleri gibi kullanmasına izin vermeyen ve dünyanın belki de en yüksek turizm gelirine sahip sahil bölgeleridir.

Dünya’nın en gözde ve lüks otellerine sahip Hawaii adalarında, hemen hemen tamamı deniz kıyısında yer alan oteller, dünyanın en varlıklı turistlerini halka açık plajlara sahip olarak ağırlıyorlar.

https://www.oyster.com/articles/8-surprising-destinations-where-there-are-no-private-beaches/e

 

 

 

Yürütmekte olduğumuz çalışmalarımıza tüm dünyayı etkileyen Pandemi sebebiyle Mart – Haziran 2020 arasında ara vermek zorunda kaldık.

Haziran ayı başında Kent Konseyi ve komisyonlar olarak tekrar çalışmaya başladık. Kıyılarda yaptığımız yeni tespitlerde, Turizm’de de başlayan hareketlilikle birlikte işgal ve talanın hız kesmeden devam ettiğini, Belediye’nin eski yönetimlerin alışkanlığını devam ettirerek hiçbir şey yapmadığını, sessiz kaldığını, işgallerin yenileriyle birlikte devam ettiğini tekrar gözlemledik.

Haziran, Temmuz ayında Bodrum Kent Konseyi talebiyle Belediye ile birlikte yapılan “Denizden Bakış” çalışması sonucu denizin içinde de kıyılardaki gibi aynı umarsız, yüzsüz, hırslı talanın var olduğu tespit edildi.

Bu veriler ile Belediye Başkanı Aras’tan tekrar toplantı talep ettik.

24.06.2020 tarihinde toplantı gerçekleşti. Bu toplantıda; 24.12.2019 tarihinde sunumu yapılan Kıyı Komisyonu Raporu ve K.K. Başkanı Arif Yılmaz’ın da katıldığı “Deniz’den Bakış” Çalışması ile;

             Anayasa ve ilgili yasalara aykırı olarak İlçemiz kıyılarının ve denizin ticari işletmeler ve şahıslar tarafından işgal edilmesine,

             Dolgu, iskele vb. yasalara aykırı yapılarla kıyı çizgisinin, kıyı kenar çizgisinin, denizin doğal yapısının bozulmasına,

             Kamu yararının, koruma ve kamu yararı dengesinin tamamen yok edilmiş olmasına,

             Kıyıların yaşayanların kullanımına tamamen kapatılmasına karşın;

 

  • Yasa ve yönetmeliklerin uygulanarak işgallerin engellenmesi, kaldırılması için ne planlandığını,
  • Şimdiye kadar ne yapıldığını,
  • Yapılamayan işlemlerle ilgili sebeplerin ne olduğunu sorduk.

Bu sorularımıza cevap alamadık. Ocak ayında kurulan komisyonun çalışmadığını da belirttik. Verilen sözlerin tutulması, her iki raporla tespit edilen kıyılardaki, denizdeki yasaya aykırı durumun engellenmesi ve gereğinin yapılması için ısrarcı olduk. Başkanın isteği ve görevlendirilmesi ile Belediye ve Kent Konseyi’nin daha geniş kapsamlı ortak çalışması için yetkili personel ile birlikte komisyon kurulmasına karar verildi. Bu konuda özel kalemine yanımızdayken talimatını iletti. Komisyonun kurulması için süreci takip ettik, bekledik, sorduk, tekrar sorduk ve bugüne geldik.

Biliyoruz ki “Bir işi çözmek istemiyorsanız komisyona havale edin” derler. Biz daha komisyonu bile kuramadık.

Bu toplantıda Green Destination kapsamında Bitez kıyılarında, iki meclis üyesinin Bitez kıyılarının kullanım planlaması için görevlendirildiğini de öğrendik. Kullanım planlaması ifadesine koruma dengesinin de eklenmesini ve planlama süreçlerine dahil olmayı talep ettik. Bu konudaki talebimize de cevap alamadık.

İşgal, talan, aynı umarsızlık, hukuksuzluk ve yüzsüzlükle devam ediyor. Bu uygulamalara son vermeye yönelik bir irade göremiyoruz. Yaşadıklarımızdan sonra Bodrum Belediyesi’nin birlikte çalışmaya, katılımcı yönetim talebine, hesap verilebilirliğine, yönetişim ilkesiyle yol alma isteğine olan inancımız zedelendi. Biz beyan edilen politikalara inanma gafletine düştük. Bu bizi biraz durdurdu, bekletti.

Ancak bu hukuksuzluğa, talana, işgale karşı mücadelemiz Bodrum Belediyesi’nin politikaları değişsin ya da değişmesin devam edecek.

Ahmet Aras verdiği bir röportajda “Özlediğim Bodrum’a dönmek artık çok zor ama elimizdekini korumak olası” demişti. Soruyoruz: Nasıl koruyacaksınız?

Biz zaten gördüğünüz, zaten bildiğiniz işgalleri yerinde tekrar tespit ettik, raporladık, tekrar tespit ettik, denizden de, dibinden de tespit ettik, belgeledik, resimledik, video çektik sunduk, verdik, raporlarla anlattık.  Seçim öncesinde ve hemen seçim akabinde kararlılıkla söz verdiğiniz politikalarınız için sizi destekledik.

Soruyoruz: Nasıl koruyacaksınız? Taraf olduğunuzu beyan ettiğiniz politikaların bugün neresindesiniz?

Biliyoruz ki taraf olmak politik sorumluluk almak gerektirir.

Ahmet Aras bu sorumluluğa talip oldu. Ve bizler bu politik sorumluluğun yükünü paylaşmak için hem STK.lar olarak, hem politik duruşumuzla, hem emeğimizle, hem görüş ve tolerans gösteren yaklaşımımızla gereken desteği verdiğimiz düşüncesindeyiz. Ahmet Aras’ın da ifade ettiği gibi Bodrum’a sahip çıkmak “Bodrum’un Belediye Başkanı’nın çiğ çiğ yenmesine izin vermemekle mümkündür.” Bodrum Belediye Başkanı’nın çiğ çiğ yenmemesi için Bodrum halkı STK.ları, meclisleri, yerlisi, yerleşiği, engellisi, kadını, genci ile bugüne kadar kararlılıkla dayanışma gösterdi.

Biz Bodrum’a sahip çıkmaya devam ediyoruz.

Ya siz ???

“İtalya’yı gör de öl” derler. Yok a canım; Bodrum’la kıyılarını gör ve yaşa…  (Halikarnas Balıkçısı)

 

Bodrum Kent Konseyi Kıyı Komisyonu   07.09.2020

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir