Salı , Kasım 26 2024

Kissebükü Anastasiapolis İçin Destek Protokolü

Muğla’da yürütülen arkeolojik kazılara yardımcı olmak, tarihi ve kültürel varlıklarının tanıtımını sağlamak, tarih ve kültür değerlerini sevdirmek, gerek ulusal gerekse uluslararası tanıtımına ve gelişimine daha geniş katkı sağlamak amacı ile Kissebükü Anastasiapolis Antik Kenti için hazırlanan destek protokolü imzalandı.

Vali Orhan Tavlı Başkanlığında, Sahil Güvenlik Güney Ege Grup Komutanı SG. Binbaşı Süleyman Ercan, İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Zekeriya Bingöl, Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği Başkanları Özgen Uysal – Suat Esin – Yüksel Aslan, Muğla Turist Rehberleri Odası Başkanı Hamdi Turhan ve Bodrum Su Altı Arkeoloji Müze Müdürü Hüseyin Toprak ile Kazı Bilimsel Danışmanlığını Prof. Dr. Hatice Özyurt Özcan’ın yürüttüğü Bodrum ilçesine bağlı Kisebükü Anastasiapolis Antik Kenti için hazırlanan destek protokolü taraflar arasında imzalandı.

Muğla’nın Bodrum İlçesine bağlı Mazı mahallesinde yer alan Kissebükü, Bodrum’a 20 km uzaklıkta, etrafı dağlarla çevrili küçük bir körfez görünümündedir. Kissebükü Koyu, Kıyı Karia’nın iki önemli antik kentinin Keramus ve Halikarnassus’un sahil yönündeki kesişme noktalarından birini oluşturmaktadır. Günümüzde “Kissebükü” bazı yayınlarda da “Alakışla” olarak adlandırılan koyun Geç Antik Çağın’daki isminin Anastasiopolis olduğu ileri sürülmektedir. MS 5 yüzyılın başlarında kurulmuş olan kentin MS 7. yüzyılda Arap akınlarının başlamasıyla diğer sahil kentleri gibi terk edildiği düşünülmektedir.

İlk yerleşim yeri, körfezin kuzeyinde sahile 200 m mesafede, tüm koya hâkim bir tepe üzerine kurulmuş olan, iç ve dış surlarla çevrili, Arkaikten Roma dönemine kadar uzanan arkeolojik bulgular sunan akropoldür. Sahil boyunca kıyıya paralel uzanan yapıların tamamı Geç Antik Çağ olarak da adlandırılan Erken Hristiyanlık Dönemine aittir. Kent, koyun yarım ay biçimli fiziki yapısına uygun olarak tasarlanmış bir liman yerleşimidir. Koyun kuzeyinde, liman yapılarının yanı sıra, kilise ve mezar yapısı ile kuzeydeki yamaçlara doğru devam eden işlevlerini henüz belirlenemeyen birçok yapı kalıntısı bulunmaktadır. Limanın batısındaki sahil boyunca kentin önemli dini yapıları kıyı çizgisine paralel olacak şekilde sıralanmıştır. Bunlar; vaftizhane, kilise, kiliseye bitişik bir şapel ve hamamdır. Kıstağın güneyinde ise iki katlı düzenlenmiş kamu yapıları, hamam, karşılıklı sokaklar, konutlar, kule ve sarnıçlar bulunmaktadır. Etrafı dağlarla çevrili, karadan ulaşımı oldukça zor olan koyun bugün de kullanılan bazı yolları, antik dönemlerden günümüze kadar devam eden uzun soluklu bir yerleşime işaret etmektedir. Cumhuriyet dönemine ait sarnıç, konut ve şehit mezarı kentteki Türk dönemi izlerini oluşturmaktadır. Kissebükü anıtsal kalıntılarının yanı sıra uzun sahil şeridi ile deniz turizminin de önemli uğrak noktalarından biri durumundadır. Ayrıca günümüzde tarım faaliyetlerinin de aktif olarak sürdürülüyor olması koyu, sadece bir ören yeri olarak tanımlamanın ötesine taşımaktadır.

Vali Orhan Tavlı, Muğla’daki antik kentlerin önemine vurgu yaparak, bu protokol ile Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğün ilgilendiği antik kentlerin diğer kurumlarla da iş birliği içinde sahip çıkarak daha aktif hale gelmesi için uğraş verdiklerini söyledi.

Toplantının sonunda Kazı Başkanları da yaptıkları kazılarla ilgili kısa bilgiler sunarak bilgilendirme yaptı.

Bir diğer protokolde Tlos Antik Kenti İçin İmzalandı

Likya Bölgesi’nin önemli yerleşimlerinden biri olan Tlos Antik Kenti, Seydikemer İlçesi’nin yaklaşık 15 km güneydoğusundaki Yakaköy Mahallesi sınırlarındadır. Bölgenin en yüksek dağları olan Akdağlar’ın batı yamaçlarında başlayan antik yerleşim, Eşen Nehri’nin getirdiği alüvyonlarla oluşmuş vadi düzlüğüne kadar ulaşır. Tlos kent adı Likçe bir ifade olan “Tlawa” kelimesinden türetilmiştir. Tlawa ismi ise MÖ 15. yüzyıldan itibaren Hitit metinlerinde karşılaşılan “Dalawa” yerleşimi ile özdeştir.

Yazılı belgelerde Tlos için belirleyici olan Hitit Dönemi yerleşim antik kentte ele geçen arkeolojik buluntularla da desteklenmektedir. Diğer yandan Tlos’da yaşayan ilk insanların geçmişi hem kent merkezinde gerçekleştirilen kazılarda ele geçen arkeolojik veriler hem de Arsa ve Girmeler mağara/ höyük buluntuları ışığında Hititler zamanından çok daha öncesine geri gitmektedir.

Tlos Antik Kenti’nde yürütülen ilk kapsamlı ve bilimsel araştırmalar 1994 yılında T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Akdeniz Üniversitesi işbirliğinde başlatılan yüzey araştırmalarıdır. 2005 yılında kazı izninin verilmesi ile birlikte kazılar başlamış ve 2009 yılında kentin anıtsal yapılarının kazısı, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Taner Korkut ile devam etmiştir.

Kentin zengin kültürel mirasının anlaşılması amacıyla Akropol, Nekropol, Meclis Binası, Stadyum Alanı, Tiyatro, Büyük Hamam, Kronos Tapınağı ve Kent Bazilikası gibi alanlarda kazılara öncelik verilmiştir. Bunlardan başka bölgenin prehistorik tarihini şekillendiren Girmeler ve Tavabaşı Mağaralarında da kazı çalışmaları yürütülmektedir. Turistik gezi rotasındaki anıtsal yapıların dışında Tlos Antik Kenti ve çevresinde keşfedilmeyi bekleyen çok sayıda yapı grubu bulunmaktadır. Bu amaçla antik kentte sürdürülen sistemli kazı çalışmaları dışında teritoryumunda yüzey araştırmaları da yapılmaktadır.

Vali Orhan Tavlı, Muğla’daki antik kentlerin önemine vurgu yaparak, bu protokol ile Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğün ilgilendiği antik kentlerin diğer kurumlarla da iş birliği içinde sahip çıkarak daha aktif hale gelmesi için uğraş verdiklerini söyledi.

Toplantının sonunda Kazı Başkanları da yaptıkları kazılarla ilgili kısa bilgiler sunarak bilgilendirme yaptı.

Bozukkale Sualtı Kazısı İçin Hazırlanan Destek Protokolü İmzalandı

Bakanlar Kurulu’nun 01/05/2017 gün ve 2017/10228 sayılı kararı ve Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yürütülen ülkemizdeki ilk yerli ve milli arkeolojik sualtı kazısı olan “Bozukkale Sualtı Kazısı” Dokuz Eylül Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Enstitüsü bünyesinde, Doç. Dr. Harun Özdaş başkanlığında bir ekiple gerçekleştirilmektedir. Türkiye Batık Envanteri-Mavi Miras Projesi kapsamında yürütülen araştırmalarda keşfedilen batığın kazısına 2017 yılında başlanmıştır.

MÖ.7.yy. sonu Arkaik Dönem’e tarihlenen batık 31-47 metre derinlikte yer almaktadır. Kıbrıs kökenli olduğu anlaşılan geminin ana kargosunu mortaryumlar (büyük seramik tabaklar) oluşturmaktadır. Kazı çalışmalarında Kıbrıs, Fenike ve Milet-Samos amphoraları ile çok sayıda balık ağı ağrılıkları, taş çipolar, küçük boyalı seramik kaplar ele geçmiştir. Ayrıca bugüne kadar toplam 13 adet pişmiş toprak ve kireçtaşından heykel bulunmuştur. Buluntular, geminin standart bir ticaret gemisinden çok, özel bir kargoya sahip ve muhtemelen tapınağa sunu malzemesi taşıyan bir gemi olduğunu göstermektedir. Ayrıca geminin rotasının Mısır, Fenike ve Kıbrıs üzerinden Ege bölgesi olduğu anlaşılmaktadır.

Kazı alanı, karadan ulaşım bulunmayan tam mahremiyet bölgesinde yer almakta olup, en yakın yerleşim deniz yoluyla 30 dakika mesafededir. Bu nedenle tüm çalışmalar araştırma gemisi üzerinden yürütülmektedir. Batığın derinde yer alması nedeniyle, dalışlarda saf oksijen dekomprasyonu yapılmaktadır. Kazı ekibinde farklı disiplinlerden bilim insanlarının yanı sıra eğitmen balıkadamlar, sualtı kameramanları, karışım gaz derin su dalgıçları ile dalış hastalıkları doktorları da yer almaktadır.

Bozukkale Batığı Akdeniz’de bugüne kadar bulunan Arkaik döneme ait ilk ve tek heykel batığıdır. Bu kazı çalışmaları ile Ülkemiz sualtı arkeolojisinde bir ilke daha imza atmıştır. 1960 yılından günümüze kadar geçen sürede, birçok farklı ekip tarafından kıyılarımızda gerçekleştirilen sualtı arkeolojik araştırma ve kazılarında, daha önce rastlanmayan bu buluntular arkeoloji bilim dünyasına önemli veriler sunacak niteliktedir.

Vali Orhan Tavlı, Muğla’daki antik kentlerin önemine vurgu yaparak, bu protokol ile Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğün ilgilendiği antik kentlerin diğer kurumlarla da iş birliği içinde sahip çıkarak daha aktif hale gelmesi için uğraş verdiklerini söyledi.

Toplantının sonunda Kazı Başkanları da yaptıkları kazılarla ilgili kısa bilgiler sunarak bilgilendirme yaptı.

Çaltılar Höyüğü İçin Hazırlanan Destek Protokolü İmzalandı

Çaltılar Höyük Muğla ili, Seydikemer İlçesi’nin kuzeydoğusunda; Elmalı İlçesi’nin 30 km kuzeybatısında; Çaltılar Mahallesi’ne bitişik bir konumda yer almaktadır. Yaklaşık 3 hektar büyüklüğündeki yerleşim, Xanthos nehir sisteminin (modern Koca veya Eşen Çay) üst kısımlarında, mera bölgesinde, denizden yaklaşık 1.250 m yüksekliktedir. Ayrıca Oinoanda ve Balboura antik kentlerinin yakınında bulunur. Bu bölge, Hitit metinlerinde Lukka olarak tanımlanan bir bölge karşılık gelen ve ötesine uzanan bir alanda bulur.  Romalılardan önce ise Kabalia olarak adlandırılan bir bölgeye ait olan yöre, Roma Dönemi’nde kuzeyin bir parçası olmuştur.

Höyük 1988 yılında John James Coulton yönetiminde Balboura antik kentinin doğusunda; Karaçulha ve Küçüklü Nehri’nin üst akaçlama alanlarında gerçekleştirilen yüzey araştırmasında bulunmuştur. Coulton’un ön raporlarında, görsel malzeme olmaksızın burada M.Ö. 4., 3. ve 1. binyıl başına ait seramikler bulunduğu belirtilmiştir. 1990 yılında höyük ve civarı arkeolojik sit ilan edilmiş ancak 2008 yılına kadar buradaki tek arkeolojik etkinlik Fethiye Müzesi uzmanları tarafından yüzeyden seramik toplanması olmuştur. Höyükte 2008-2013 yıllarında Nicoletta Momigliano başkanlığında kapsamlı bir yüzey araştırmaları gerçekleştirilmiş; 2020 yılında ise Hacettepe Üniversitesi Arkeoloji Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayşegül Aykurt’un başkanlığında kazı çalışmalarına başlanılmıştır.

Çaltılar Höyük’te yapılan araştırmalar yerleşimin M.Ö. 4. binden başlayarak (Geç Kalkolitik Çağ) M.Ö. 6. yüzyılın ortalarına kadar iskan edildiğini ortaya koymuştur. Bu dönemden sonrası kullanım veya yerleşim için yeterli kanıtlar mevcut değildir. Höyük konumu itibariyle diğer Anadolu ve Ege bölgeleriyle ilişkiler içinde olduğu kesindir. Özellikle Erken Tunç Çağı ve Geç Demir Çağlarında büyük ihtimalle, sadece küçük bir mevsimlik tarım alanı olmaktan daha fazlasını sunduğu söylenebilir.

Vali Orhan Tavlı, Muğla’daki antik kentlerin önemine vurgu yaparak, bu protokol ile Muğla İl Kültür Turizm Müdürlüğün ilgilendiği antik kentlerin diğer kurumlarla da iş birliği içinde sahip çıkarak daha aktif hale gelmesi için uğraş verdiklerini söyledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir