Tmmob Jeofizik Mühendisleri Odası Bodrum İlçe Temsilcisi Taner Uslu Deprem Haftası nedeniyle bir açıklama yayınladı.
Açıklama şöyle :
‘‘Zaman alsa da, Deprem değil bina öldürür gerçeğini öğrendik…!!! Peki, binaların da öldürmemesi için de yapmamız gerekenler yok mu?’’
Dünyanın en etkin deprem kuşaklarından biri olan Alp-Himalaya deprem kuşağı üzerinde yer alan ülkemiz, geçmişte yaşadığı gibi gelecekte de değişik büyüklüklerde depremleri yaşamaya devam edecektir. Deprem bir doğal afet değil, bir doğa olayıdır. Bu doğa olayı; yer seçimi, yapı tasarımı ve üretimi aşamalarında mühendislik biliminin gerekleri ve denetimi tam olarak yerine getirilmemesi gibi faktörler nedeniyle doğal afete dönüşmektedir. Bilinmelidir ki doğa kaynaklı olan depremleri önlememiz mümkün değil ancak depremlerin bir doğal afete dönüşmesini engellemek bizim elimizdedir.
Ülkemiz topraklarının %92`si, nüfusumuzun %95`i ve ayrıca büyük sanayi merkezlerinin %98`i ve barajlarımızın %93`ü deprem bölgesinde bulunmaktadır. Deprem bölgeleri haritasına göre; topraklarımızın % 66 sı 1`inci ve 2`inci derece yapılarımızın % 44`ü 1. derece, % 25`i 2. derece deprem bölgesinde yer almaktadır.
Depremler ve doğal afetler dünyamızın kaçınılmaz bir gerçeğidir. Toplumda deprem bilincinin oluşması ve derem öncesi sırası ve sonrası hazırlıklı olunması, deprem tehlikesi ve konusunun kamuoyu gündeminde kalması amacıyla her yıl 01-07 Mart tarihleri arası deprem haftası olarak kutlanmaktadır.
Her yıl tekrarlanmakta olan “Deprem Haftası” deprem başta olmak üzere tüm afetler konusunda toplumsal bilinçlenmeyi, kamusal örgütlenmeyi ve depremin ne zaman, nerede olacağı bilinmediğinden depreme karşı hazırlıklı olmayı hedeflemektedir.
Her yıl düzenlenen 01-07 Mart Deprem Haftası ve benzer etkinlikler; yakın tarihte yaşadığımız; 17 Ağustos 1999 7.4 büyüklüğünde Marmara Depremi, 12 Kasım 1999 7.2 büyüklüğünde Düzce Depremi, 19 Mayıs 2011 5.9 büyüklüğünde Simav Depremi, 22 Eylül 2011 5.4 büyüklüğünde Erzincan- Kemah Depremi, 23 Ekim 2011 7.1 büyüklüğünde Van Depremi, 09 Kasım 2011 5.6 büyüklüğünde Van-Edremit Depremi, 26 Eylül 2019 5,8 büyüklüğünde Silivri-İstanbul Depremi ve 24 Ocak 2020 Sivrice-Elazığ Depremlerindeki can ve mal kayıplarını ve yaşadığımız büyük acıları ve deprem gerçeğinin kamuoyunun gündeminde olmasını sağlamak, unutmamak ve unutturmamak açısından büyük önem arz etmektedir.
Binayı yıkan depremin dinamik parametreleridir. Bu parametreler Jeofizik Mühendisleri tarafından hesaplanmaktadır. Depreme dayanıklı yapı tasarımı için zemin etütlerinde mutlaka Jeofizik Mühendisliği çalışmaları olmalıdır. İmar planlarına altlık teşkil eden jeolojik-jeofizik-jeoteknik etütler yapılmadan yeni yerleşim alanları belirlenmemeli, parsel ve ada bazlı tüm yapılaşmalarda mühendislik hizmeti almayan hiçbir uygulamaya ruhsat verilmemelidir.
Depremlerin afete dönüşmemesi can ve mal kayıplarının, büyük acıların yaşanmaması için, %60`ı kaçak veya kurallara aykırı yeterli mühendislik hizmeti almadan yapılan binalar incelenmeli gerekli önlemler alınmalıdır. Yer seçimi, yapı tasarımı, üretimi ve denetimi aşamalarında mühendislik biliminin, bilgisinin gerekleri tam olarak yerine getirilmeli, deprem ve afet planları geliştirilmeli, yapı stokunda gerekli mühendislik incelemeleri yapılarak riskli yapılardaki risklerin giderilmesi çalışmaları ivedilikle başlatılmalıdır.
Kentsel dönüşüm projeleri, depreme dayanıklı güvenli yapılaşmanın olduğu kentlerimiz yerine, kentsel imar rantlarına dönüştürmenin bir aracı durumuna gelmiştir. Bilim insanları, ilgili meslek odaları ve yerel yönetimlerin katılımı ile insanlarımızın sağlıklı ve güvenli bir çevrede yaşam hakkını sağlayan rant odaklı olmayan yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
Deprem ve afetleri en az zararla atlatılmasının yolu bilimden yana anlayışla denetimlerin her aşamada arttırılmasıdır. Diğer önemli bileşeni de eğitimdir. Toplumun her kesimini içine alacak şekilde insanlarımız, deprem ve doğal afetler öncesinde ve sonrasında yapılması gereken hususlar hakkında bilinçlendirilmelidir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası olarak; Ülkemizin dünyanın en etkin deprem kuşaklarında yer aldığını, fay hatlarının geçmişte birçok yıkıcı depremlere neden olduğunu, beklenen depremlerde ve sessizliğini koruyan ve enerji biriktirmekte olan aktif fay zonlarında da meydana gelecek depremlerde can ve mal kaybının olacağı gerçeğini, ülkemiz “DEPREM GERÇEĞİNİ” unutmayacağız, unutturmayacağız.
Bugüne kadar meydana gelen depremlerde yaşamını yitiren vatandaşlarımızı saygıyla anıyoruz.